Günlük Piyasa Bülteni

Hazine Bölümü'müzün tecrübe ve birikiminden yola çıkarak Günlük Piyasa Analizleri yapılmakta ve siz değerli yatırımcılar ile paylaşılmaktadır.

Günlük hazırlanan bültenleri otomatik almak için Ad Soyad ve e-Posta adresinizi girerek "BÜLTENE KAYIT OL" demeniz yeterli.

Güncel Piyasa ve Döviz Haberleri 22/07/2020 - Çarşamba

Dış politikada bağımsızlaşan Türkiye: Daha hızlı, daha öfkeli

  • NATO’nun ikinci en büyük ordusu olan Türkiye, savunma sanayinde her geçen gün daha da bağımsızlaşıyor. Suriye ve Libya’da olan varlığına ilaveten, sondaj gemileri, fırkateynler eşliğinde Kıbrıs açıklarında hidrokarbon arama çalışması yapıyor. 
  • Rus menşeli S-400 füzelerini alarak, hem ABD, hem AB, hem de Nato’ya karşı dik bir duruş sergiledi. ABD kongresi, dönem dönem Türkiye’ye karşı ABD ile dost olmayan ülkelere karşı devreye soktuğu CAATSA yaptırımları yüksek perdeye taşısa da, şimdilik başarılı olamadı. 
  • Kıbrıs adası açıklarında sondaj faliyetlerini geniş bir açıdan değerlendirmek gerekiyor. Keza, Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, Mısır ve Fransa’nın sözlü kınama mesajları sadece ‘kınama’ boyutunda kaldığının da altını çizmek gerekiyor. 
  • Avrupa ve ABD için Türkiye’nin vazgeçilmez bir ‘ortak’ olduğu şüphe kaldırmıyor. Kim ne derse desin, neredeyse 4 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yapan ve Avrupa’nın güvenliği için önemli bir jeopolitik merkeze sahip Nato üyesi Türkiye’ye, ne ABD, ne de AB’nin yaptırım boyutunda bir hamleyi ele almasını, mevcut ekosistemde akıllıca bulmuyoruz. 
  • Dönelim tekrar Akdeniz’e. Akdeniz’in doğusunda yeni petrol ve doğalgaz kaynaklarının keşfedilmesi, haliyle bu önemli coğrafyanın çıtasını da bir hayli yukarıya çekti. Daha önceden bir araya geleceğine ihtimal bile verilmeyen ülkelerin, yeniden dirsek temasına geçtiğini bile görüyoruz. Ne de olsa konunun, siyasetin çok ötesinde ciddi bir ekonomik boyutu da var. 
  • Türkiye’nin, belki de son dönemlerde, dış politika anlamında en önemli manevralarından birine soyunduğu Akdeniz hamlesi, Kıbrıs Rum Kesimi’nden tutun Körfez ülkelerine kadar büyük bir kısmı rahatsız etti. 
  • Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Libya’nın Ulusal Mutabakat Hükümeti ile, iki ülke arasındaki deniz sınırlarını yeniden çizen anlaşmayı imzalaması, Akdeniz’de dengeleri topyekün değiştirdi. 
  • Libya özelinde, ülkenin doğusunu kontrol eden güçlerin komutanı Hafter’i destekleyen Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Rusya ile Türkiye’nin karşı karşıya geldiğini de görüyoruz. Dün bültenimizde, Mısır’ın Libya’ya asker göndermesinin önünü açan Sisi hükümeti, bölgedeki suları daha da ısındırdı. Diğer taraftan, Suriye’de Rusya ile beraber devriye gezen Türkiye’nin, Libya’da karşı karşıya gelmesi de oldukça manidar. Yine de, her iki ülkenin de birbirlerinin ayağına basmaktan imtina edeceklerini düşünüyoruz. 
  • Akdeniz konusu ve zengin hidrokarbon yatakları daha çok tartışma kaldıracak olsa da, masanın etrafındaki tüm tarafların pozisyonlarını güçlendirmek isteyeceği oldukça açıktır. Sorunun mutabakat çerçevesinde kısa vadede çözüm bulması zor görünse de, ekonominin siyasetten daha baskın çıkacağını göz ardı etmiyoruz. Enerji sorun olmaktan ziyade çözüm olabilir mi, hep birlikte göreceğiz. Kıbrıs Rum Kesimi ile Türkiye’nin bile bir masa etrafında bir gün kameralara gülümsemeyeceğini kim söyleyebilir ki?
  • Dış politikada Türkiye’nin daha bağımsız hatta biraz da agresif duruşunu “Fast and Furious” filiminden esinlenerek manşetimize “Hızlı ve Öfkeli” olarak taşırken, Türk mali piyasalarının da bu gelişmelere nasıl cevap verecebileceğine cevap aramaya çalışacağız. Uzmanı olmadığımız alanlardan uzaklaşarak, topu biraz da kendi oyun alanımıza çekmeye çalışalım. 
  • Türkiye, dışarıda önemli manevralara soyunurken, arzu etmeyeceği yegane gelişme, finansal piyasalarında - tıpkı 2018 Ağustos ayında yaşanan tarzda – bir ‘operasyon’ olacaktır. Bu nedenle, bankacılık otoritesi, yurtiçi bankaların, yurtdışı bankalara TL verilmesini neredeyse yasakladı (özsermayesinin %1’i ile kısıtladı). Takdir edersiniz ki, Londra piyasaları TL bulamayınca, satılacak TL’de bulunamıyor. Her ne kadar, bu tip önlemler, döviz piyasasında oynaklığı düşürse de, bir zamanlar gelişmekte olan ülke para birimleri arasında en çok işlem gören para birimi olan TL’nin de, popülaritesini hızla kaybettiğini not etmek gerekiyor.
 
Ø  Yabancının TL ile küskünlüğü…

Bu gelişmeler ışığında, yurtdışı yerleşiklerin TL ve TL cinsi yatırım araçlarında pozisyonlanması oldukça zayıfladı. Rakamların dili ile konuşursak, yılbaşına göre, hisse senedi ve tahvil piyasasından çıkan paranın 11,4 milyar dolar olduğunu görüyoruz.
 
Grafikten de görülebileceği üzere, 2013 yılında yabancıların hisse senedi büyüklüğü 82 milyar doları aşarken, son veriler, hisse senedi stoğunun 24 milyar dolara gerilediğini; benzer zaman diliminde, devlet iç borçlanma senetlerinin de 72 milyar dolardan 6,7 milyar dolar seviyesine gerilediğini gösteriyor. 

1595393311be0d1f978fb59c80c6fc316ea1759636_1_1200.jpg  
 
Ø  Yerlinin döviz ile aşkı…

Yabancı kadar yurtiçi yerleşikler de TL’den uzak duruyor. Uzun bir süredir güvenli liman olarak sığındıkları dövizden pek de çıkmak istemediklerini görüyoruz. TCMB, politika faizini 9 kez peş peşe düşürerek %24’den %8,25’e kadar çekerken, gerçekleşen son enflasyon ise %12,62 oldu. Bu bakış açısı ile, TL, yatırımcısına reel bir getiri vaadedmiyor. Ağustos 2018’de yaşanan kur krizi halen daha hafızalarda sıcak bir yer tutarken, gerçek kişilerin (dövizle işi olmayan bireylerin) Döviz Tevdiat Hesapları (DTH) 86,1 milyar dolardan, son verilerle tüm zamanların zirvesine (124,5 milyar dolar) yakın (123,1 milyar dolar) seyrettiğini görüyoruz.

15953933116707a20d79c52805d2347904dc8711af_2_1200.jpg
 
Ø  USD/TRY: “Bitkisel hayatta”

Devam eden döviz talebi, TCMB rezervleri üzerindeki baskıyı artırıken, kamu bankalarının son dönemde yabancı para açık pozisyonunun da açılmaya başladığını görüyoruz. 15 Haziran’dan bu yana, USD/TRY kuru 6,85 etrafında dar bir bantta salınıyor. Adeta, bitkisel hayatta misali hiç hareket etmeyen kurun arkasında, yukarda izah etmeye çalıştığımız üzere, yabancı oyuncuların ‘oyun dışına’ itilmesi ve beraberinde, nabzı dövizle atan yurtiçi bireysel müşterilerin de, 5 katına çıkarılan bsiv sonrası döviz piyasasında daha az boy göstermeleri yatıyor.

Grafikten de görülebileceği üzere, son 6 haftadır yatay bir seyir izleyen kura paralel, TL’nin 1 hafta vadeli oynaklık oranı, tüm zamanların en dibine geriledi (kırmızı çizgi).

1595393311b12890f71eec70a5e269d5ce32f4136c_3_1200.jpg
 
Ø  Merkez Bankası Rezervleri Azalıyor

Kuru sabit tutmanın maliyeti, TCMB’nin rezervlerinde çok açık bir şekilde hissediliyor. TCMB’nin brüt döviz rezervleri seneyi 81,2 miyar dolar ile karşılarken, son veriler, brüt döviz rezervlerini 49,6 milyar dolara gerilediğini gösteriyor. Öte yandan, TCMB’nin kendi net rezervlerinin son 3 aydır (emanet dövizler, yani bankalar ile yapılan swap işlemleri düşülünce) eksi bir değer olduğunu görüyoruz.

1595393312fcacbc49a4cb11fdb8d70449ade67ecf_4_1200.jpg
 

Ø  Kamu Mevduat Bankalarının Yabancı Para Açık Pozisyonu

TL’nin dövize karşı hırpalanmasının önüne geçmek adına, kamu bankaları da can siparane bir şekilde döviz piyasasında boy gösteriyor. BDDK verilerine göre, son haftalarda, kamu mevduat banklarının döviz açık pozisyonu (eksi) 9,7 milyar dolara kadar açılırken, söz konusu açığın yasal özkayanağa olan oranı da, BDDK’nin çizdiği kırmızı çizgiyi (%20) 3 haftadır geçmiş bulunuyor!

159539331251618d3d88d5c936ff2ded608dff490b_5_1200.jpg


Ø  Yaklaşan ABD seçimleri…

Türkiye’nin, dış diplomaside, savunma sanayindeki gücü ile, görülmemiş düzeyde ‘şahin’ bir politika izlediğine tanıklık ediyoruz.

Yukarıda değinmesek de, Ayasofya’nın bu hafta ibadete açılacak olması, belki de, Türkiye'nin küresel sahnede bir Müslüman güç olarak rolünü pekiştirme çabası olarak da yorumlanabilir.

Dış diplomaside kaydedilen güçlü seyrin, içeride, aynı ölçüde, TL’ye yansımadığını; TL’nin oldukça kırılgan bir zeminde ilerlediğini görüyoruz. TL’nin negatif reef getirisi, içeride devam eden dolarizasyon süreci (yerel para birimi ikamesi), yabancı yatırımcıların bitmek bilemeyen kaçısı ve en önemlisi, merkez bankasının savaşta en güçlü silahı olan rezervlerinde gözle görülür erimeye, döviz açık pozisyon vererek eşlik eden kamu bankaları, bizleri ciddi ciddi düşündürüyor.

Türkiye’nin, ABD ile liderlik düzeyinde ilişkilerinin oldukça iyi bir noktada olduğunu artık tüm kesimler kabul etse de, kurumsal boyutta ilişkilerin yıpranmaya yüz tuttuğu gerçeğini de göz ardı edemeyiz. Avrupa Birliği’nin, mülteci sorunu ve kendi güvenliği nedeniyle, Türkiye konusunda 'dişsiz bir aslan' görünümü sergilemeye devam edeceğini düşünürken, Kasım ayında yapılacak ABD Başkanılık seçimlerinde olası Biden zaferi, bizleri düşündürüyor.

Dünyanın virüsle mücadelesi kapsamında, ucu bucağı görünmeyen parasal genişleme furyasının da yardımı ile, yaz aylarının sıcaklarında, TL, mevcut dinginliğini bir müddet daha koruyabilir. Lakin, sonhbar ve sonrası için, sakinliğin yerini daha hareketli bir piyasaya terk edeceğini düşünüyoruz.


Emre Değirmencioğlu (@emredegirmenci5)
Grup Müdürü • Group Manager
Hazine Bölümü • Treasury Department
Yasal Uyarı: Bu e-postada yer alan yorumlar, kişisel bilgi ve tecrübelere dayanarak ve/veya güvenilir olduğuna inanılan kamuya açık kaynaklardan derlenerek hazırlanmıştır. Bu yayındaki bilgilerin kullanılması sonucunda yatırımcıların uğrayabilecekleri doğrudan ve/veya dolaylı zararlardan, kar yoksunluğundan, manevi zararlardan, her ne surette olursa olsun kullanımı olumsuz etkileyecek her türlü sonuçtan dolayı Kıbrıs İktisat Bankası Ltd. ve ayrıca her ne nam altında olursa olsun her ne akitle bağlı olursa olsun her türlü çalışanı ve bu yazının yazarı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz ve/veya bu bilgiler, hiçbir surette gönderenleri ilzam etmez ve/veya sorumlu kılmaz. Kullanan ancak kendi bilgi, inisiyatif ve değerlendirmesi ile hareket etmelidir.