Günlük Piyasa Bülteni

Hazine Bölümü'müzün tecrübe ve birikiminden yola çıkarak Günlük Piyasa Analizleri yapılmakta ve siz değerli yatırımcılar ile paylaşılmaktadır.

Günlük hazırlanan bültenleri otomatik almak için Ad Soyad ve e-Posta adresinizi girerek "BÜLTENE KAYIT OL" demeniz yeterli.

İktisatbank Günlük Piyasa Analiz ve Yorumu 30/10/2017 

Günaydın. Mutlu, huzurlu ve her şeyden önce sağlıklı bir gün olması dileğimle

  • Geçen hafta olumsuz ve karamsar bir görünüm sergileyen Türk Mali piyasalarının, bu haftayı soluklanarak geçireceğini düşünüyoruz. Yine de temkinli olmakta büyük fayda var
  • Cuma akşamüzeri, FED’in yeni başkan adayının Powell olacağına yönelik sızan dedikodular, FED’in mevcut ılımlı politikalarının devamı yönünde algılanarak doların değer kaybetmesine neden oldu
  • Hafta sonu Bloomberg’den takip ettiğimiz habere göre, Ortadoğu ziyareti yolunda ABD Hazine Bakanı Mnuchin’in Türkiye’yi yaptırımlar konusunda uyarmadığını açıklaması TL’deki rahatlamanın sürmesine neden olabilir
  • Cuma günü 3,85 seviyesine dayanan USD/TL kuru, sabah erken saatlerde 3,77 seviyesinin diplerine kadar gevşedi
  • Yine hafta sonundan sarkan habere göre, ABD seçimleri ile ilgili Rusya müdahalesini araştıran Mueller’in iddianameyi bugün açıklayacağı ve gözaltılar olabileceği belirtiliyor.
  • Dolar açısından sıkıntılı bir durum (piyasanın tepki boyutunu öngöremiyoruz)
  • Bu hafta veri gündemi oldukça yoğun. Türkiye’de Eylül ayı enflasyon verileri, İngiltere Merkez Bankasından beklenen faiz artırımı, FED toplantısı, ABD’de istihdam raporu piyasaların radarında olacaktır

Geride bıraktığımız hafta boyunca, Türk Mali piyasalarında sıkıntılı süreç ivmelenerek korundu. Cuma gününün ikinci yarısına kadar devam eden sürecin ana hatlarını bir kez daha hatırlayarak, yeni gelişmelere odaklanmak istiyoruz. Öncelikle, Türkiye cephesinde artışa geçen manşet enflasyon (% 11,20) veya kontrol edilebilir enflasyon olarak görülen çekirdek enflasyona rağmen faizlerin yüksekliği ve indirilmesi gerekliliği ana tartışma konusun olurken, yurtdışında ise özellikle ABD cephesinde görev süresi dolacak Başkan Yellen yerine adı geçen Prof. Taylor’un şahin bir kişi olması ve mevcut faizler daha erken artırabileceği endişesi, doların değer kazanmasına ve bunun da ABD tahvil faizlerinin artmasına neden olduğunu hep birlikte geçen haftalarda görmüştük. Türkiye’de faiz indiriminin enflasyona rağmen konuşulması ve ABD’de artan faizler, TL üzerinde ister istemez baskı kurdu. Öte yandan, basiretsiz politikaları ile öne çıkan Trump’ın vergi reformunu geçirebileceğine yönelik artan inanışların yarattığı iyimserlik küresel borsaları şaha kaldırırken, artacak bütçe açıklarına paralel FED’in faizleri daha hızlı artırabileceği gerçeği de doların elini kuvvetlendirdi. Bunun en güzel örneğini ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin % 2,40 seviyelerindeki direncini aşarak piyasalarda heyecan yaratması olarak ön plana çıkarabiliriz. Öte yandan, tahvil alım programında azaltıma giden Avrupa Merkez Bankası’nın aslında attığı adımın güvercin olarak algılanması (Eylül 2018’e kadar ECB 390 milyar EUR daha bilanço genişletecek) EUR/USD paritesi üzerinde baskı kurarak doların ve dolar endeksinin de değerlenmesine neden oldu. Bir tarafta Doların hem faiz farkı hem de bilanço daraltımı (piyasadan dolar çekmesi) temel manada Doların değer kazanımını desteklerken, EUR/USD paritesi Cuma günü 1,1580 seviyelerine kadar gevşeyerek son 4 ayın en düşük seviyesini test etti. Elbette söz konusu dış faktörlerin dolar üzerinde yarattığı pozitif etki, gelişmekte olan ülke para birimleri üzerinde satış baskısı kurarken, Türkiye özelinde cereyan eden siyasi ve diplomatik olumsuz gelişmeler de, TL ve TL cinsi yatırım araçlarının negatif ayrışmasına neden oldu. ABD ile vizelerin askıya alınması ardından gerilen ilişkiler, Alman finans kurumlarının Türkiye’ye finansman olanaklarını daraltacağı haberi ve akabinde ABD’nin İran yaptırımlarını delme konusunda Türkiye’de bankalara ceza kesebileceği haberi, USD/TL kurunu hızla 3,85 seviyesine iterken, 10 yıllık tahvilin bileşik faizi ise % 12 seviyesine yükselerek endişe yarattı. Yurtdışında ise esen büyüme teması ve düşük enflasyon ile birleşen destekleyici para politikası duruşu, küresel borsaları yeni rekorlar iterken, (MSCI dünya endeksi (49 endeksi kapsıyor) yıl başına göre %18 civarında artıda), Borsa İstanbul’un karamsar süreci minimum tahribat alarak tamamlamasına neden oldu.

Son haftalarda Türk Lirası’nın arkasında yatan ana olumsuzlukları içsel ve dışsal nedenler ile kısa bir özet halinde sunan bu ilk paragraf ardından, Cuma akşamüzeri ve akabinde hafta sonu cereyan eden bazı önemli gelişmeleri dikkatine getirmek isteriz. İlk olarak, FED Başkan Yellen ile çalışan, Wall Street kökenli, saygın bir bankacı olan ve Yellen’in para politikası çizgisinde devam edeceğine inanılan güvercin isim Powell’in ön plana çıkması, doların üzerindeki baskıyı aldı. Piyasaların göstergesi olan ABD 10 yıllık tahvil faizleri, güçlü bir teknik seviye olarak ön plana çıkan % 2,4 seviyesini aşması ardından, Powell ismi ile Cuma akşamüzeri gevşeyerek piyasaların gönlüne adeta su serpti. Akabinde, hafta sonu Ortadoğu ziyareti yolunda ABD Hazine Bakanı Mnuchin’in Türkiye’yi yaptırımlar konusunda uyarmadığını söylemesi, yeni hafta başlangıcında Türk Lirası üzerinde olan baskıyı da alınca, haliyle, Cuma günü panik satışların gölgesinde 3,85 seviyesine dayanan USD/TL kurunun da 3,77 seviyesinin diplerine kadar gevşediğine tanıklık ediyoruz. Benzer bir şekilde, 1,1580 seviyesine kadar gerileyen EUR/USD paritesinin de yeniden 1,1620 seviyesine dayandığını not edelim. Özellikle, hafta sonu, ABD'de Trump soruşturmasından sorumlu (seçimlere Rusya müdahalesi) Mueller’in iddianameyi bugün açıklayacağı ve gözaltılar olabileceği yönün haberin doların değer kaybın desteklediğini görüyoruz. Lakin, bu sürecin nereye kadar uzayabileceğini şimdilik kestiremiyoruz. Soruşturma kapsamında olası gözaltılar, küresel piyasalarda genele yayılan bir satış baskısına yol açabilir. Dikkatli olunmasında büyük fayda görüyoruz.

Yeni haftanın veri programı oldukça yoğun görülüyor. İngiltere Merkez Bankası’nın olağan faiz toplantısı gündemin ilk sırasında yer alıyor. Piyasa beklentisi, artan enflasyona paralel İngiltere’nin % 70 olasılıkla faiz artırımına gidebileceğine işaret ediyor. Perşembe günü açıklanacak karar, Sterlin cephesinde değerlenmeye neden olabilir. Faiz artırımının devamı yönünde ip uçları veya aksi yönde komünikasyon, faiz artırımının kendisi kadar Sterlin’in seyir üzerinde etkili olabileceğini düşünüyoruz. Türkiye cephesinde ise Cuma günü açıklanacak olan Ekim ayı enflasyon rakamları yakından takip edilecektir. Bugün ise sabah saatlerinde Almanya’da açıklanacak perakende satışlar ve TÜFE enflasyonu; günün ikinci yarısında ise ABD kişisel gelir ve harcama rakamları takip edilebilir.

Her ne kadar Türk Lirasında geçen hafta yaşanan sert satışlardan sonra bir miktar soluklanma eğilimine şans tanısak da, ABD’de baş gösterebilecek siyasi bir risk ve olası tutuklamalara karşı piyasaların verebileceği reaksiyonu ise kestiremiyoruz. Bu bağlamda, içerde hali hazırda cereyan eden negatif haberlere ABD cephesinde küresel çapta bir olumsuzluk da eklenirse, piyasalarda dalga boyu yeniden hızla artabileceğinden endişe ediyoruz. Yoğun veri takviminin de etkili olacağı bu haftada, riskten uzak durulması ve likit kalınması en önemli öncelik olmalıdır.

Emre Değirmencioğlu (@emredegirmenci5)
Grup Müdürü • Group Manager
Hazine Bölümü • Treasury Department
Yasal Uyarı: Bu e-postada yer alan yorumlar, kişisel bilgi ve tecrübelere dayanarak ve/veya güvenilir olduğuna inanılan kamuya açık kaynaklardan derlenerek hazırlanmıştır. Bu yayındaki bilgilerin kullanılması sonucunda yatırımcıların uğrayabilecekleri doğrudan ve/veya dolaylı zararlardan, kar yoksunluğundan, manevi zararlardan, her ne surette olursa olsun kullanımı olumsuz etkileyecek her türlü sonuçtan dolayı Kıbrıs İktisat Bankası Ltd. ve ayrıca her ne nam altında olursa olsun her ne akitle bağlı olursa olsun her türlü çalışanı ve bu yazının yazarı hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz ve/veya bu bilgiler, hiçbir surette gönderenleri ilzam etmez ve/veya sorumlu kılmaz. Kullanan ancak kendi bilgi, inisiyatif ve değerlendirmesi ile hareket etmelidir.